×

Her șeyi Bildiğini Düșünen Cehalet ve Dogmalar

Toplumların çoğunluğunda bilim karşıtı, araştırmadan her şeyi bildiğini düşünen bir cehalet var. Her şeyi biliyor ins

Her șeyi Bildiğini Düșünen Cehalet ve Dogmalar

Şöyle bir izliyorum da toplumu; herkesin her konuda fikri var. Toplumların çoğunluğunda bilim karşıtı, araştırmadan her şeyi bildiğini düşünen bir cehalet var. Her şeyi biliyor insanlar denildiği gibi. Yani bildiklerini düşünüyorlar. Dünyanın her yerinde yaygın bir cehalet ve dogmaların egemenliği görülüyor. Bunlar manipülasyon, desenformasyon ve başka yöntemlerle egemenliklerini sürdürüyorlar. Sosyal medyaya hangi ülkede olursa olsun sadece beş dakika bakmak bile bunu görmeyi sağlayabilir. Tabii ki görmek isteyen için.

Bilginin en büyük düşmanı cehalet değildir.
Bildiğini zannetme sanrısıdır.

Stephen HawkIng

Bu cehalet sadece bir kesime özgü değil. Dereceleri değişmekle birlikte toplumların bütün kesimlerinde varlığını gösteriyor.

Charlotte Brontë’yi severim, onun kısacık yașamı romanları gibi trajiktir. Onun kadın haklarını gündeme getiren ilk romanlardan birisi olarak bilinen ve konusu Victoria dönemi İngilteresi’nde geçen ünlü “Jane Eyre” kitabında şöyle bir diyalog geçer: 

“Boş laf!
Özgür doğanların çoğu bir maaş uğruna her şeye baş  eğerler!
Onun için siz kendi adınıza konuşun!
Koyu cahil olduğunuz  konularda fikir yürütmeye kalkışmayın.” *

Charlotte Brontë

Şöyle bir izliyorum da toplumu; herkesin her konuda fikri var. Her şeyi biliyor insanlar denildiği gibi. Yani bildiklerini düşünüyorlar.

Olabilir, ama ilginç olan şey şu: Bunu araştırmadan, incelemeden, okumadan yapıyorlar. Yani fikir sahibi olmak için sadece kulaktan dolma bilgiler ya da mahallede baskın olan düşüncenin düşünmeden ön kabulü yeterli oluyor çoğu zaman.

Ben okuduğum araştırdığım zaman bile bir konuyu biliyorum diyemiyorum. Çünkü ne kadar araştırıp okur ve incelerseniz bile, o konunun yüzde birini bilmeye dahi yaklaşamıyor insan. Ama yine de bir yazar olarak elimden geldiği şekilde araştırıp okuyarak kendi düşüncelerimi yansıtıyorum. Yine de bu düşüncelerimin değişebilir olduğunu ve hiçbir zaman mutlak doğru olmadığını öngörerek.

Gazete haberi okuyarak fikir sahibi olmak

Şunu da gözlemliyorum sosyal medya çağında; insanlar bir de internet üzerinden gazete haberi okuyarak fikir sahibi oluyorlar. Daha doğrusu zaten sahip oldukları değişmez olan fikri yeniden kanıtlıyorlar kendilerine her gün. Elbette, böyle olunca da resmi ideolojinin bir versiyonu haline geliyor düşünceleri, her ne kadar görece mahalleye göre değişen bazı kıstaslar olsa da. Zaten o insan resmi ideolojiyi ailesinden, çevresinden, okuldan çoktan almış oluyor. Medya da her gün binbir manipülasyonla bu resmi ideolojileri perçinliyor. Ve artık kişinin düşünceleri değişmez ya da çok zor değişir bir kıvama geliyor.

Sadece herhangi bir kesimden söz etmiyorum, görebildiğim kadarıyla toplumun hiçbir kesimi birbirinden farklı değil. Hatta muhalif olduğunu sanıp da resmi ideolojinin argümanlarını savunan insan da çok, en “sol”a kadar.

Elbette, okuyorum, araştırıyorum; ama ille de benim fikrim kabul edilsin demiyorum. Öyle bir iddiam yok. Ben sadece düşüncelerimi dile getiriyorum, okuyup araştırdıktan sonra kendi yapabildiğim ölçüde. Ama en azından bir kişi herhangi bir fikri edinme sürecinde okuyup araştırabilir ve daha bilinçli olarak o fikre inanabilir diye düşünüyorum. Çünkü günümüzde internet var;  kitaplar, makaleler var, herhangi bir bilgiye ulaşmak çok daha kolay.

Erol Anar

“Gece Notları: Sen de kaçtığın bütün sürülerin yara izlerini taşıyorsun” başlıklı yazımdan bir bölüm. 30 Haziran 2025 tarihinde yayınlandı.

*Charlotte Brontë: “Jane Eyre”, Can Yayınları, Çeviri: Nihal Yeğinobalı, 4.basım: Eylül 2013, İstanbul, sayfa 150.

https://www.kitapyurdu.com/kitap/jane-eyre/485368.html?srsltid=AfmBOooDenwiTf1NYHL7K3hp-EQBDl8Kttabfk9zRK4_8soiDQE04WgO

Üst görsel: Mart Production, Pexel. Alt görsel: cottonbro studio, Pexel.

Share this content:

Yorum gönder