×

SürüLEŞme!

Bir duvar yazısında okumuştum, hoşuma gitmişti. Aynen şöyle yazıyordu: “HerkesLEŞme!”. Aynı mantıkla “SürüLEŞme!” de denilebilir.

SürüLEŞme!

Bir duvar yazısında okumuş ve hoşuma gitmişti. Aynen “HerkesLEŞme!” yazıyordu. Aynı mantıkla “SürüLEŞme!” de denilebilir.

İnsanları itaat ettirmek ve sürünün içinde tutmak için birçok teknik ve mekanizma devreye sokulur. Örneğin denilir ki, “Sürüden ayrılanı kurt kapar.”

Kurt seni kapsa ne olur, kapmasa ne olur? Çünkü sürünün içinde olduğunda zaten kurt seni kapmış demektir.

Ama sürüden ayrı, kendi yoluna gitmeye karar verdiğinde en azından sürünün içindeki kurttan kurtulmuş oluyorsun.

Ondan sonra senin dayanıklılığın ve kendi iraden üzerinde güç sahibi olman, geleceğini bir ölçüde belirleyecektir.

En tehlikeli kurt, sürünün kendisidir.

Peki ya kurttan güçlü olursan, o seni nasıl kapacak?

Var olan bütün bu gruplaşmalar, çevreleşmeler, örgütlenmeler, kurumlar sürüleştirmeye hizmet ediyor.

Çünkü hepsi birbirinin taklididir. Hatta ne kadar muhalif ve özgür olduğunu düşünsen de de yine sürünün içindesin.

Çünkü insanlar belki bir sürüden ayrılmış, ama ayrıldıkları sürünün kurallarını tekrar ederek, aynen kopyalayarak hemen başka bir sürü yaratmışlardır.

İște orada bir özgürlük yoktur, bir gelecek de.

SürüLEŞme Yarası

Fernando Pessoa, “Anlamaktan Yoruldum” adlı kitabında, “Kaçtığım bütün savaşların yaralarını taşıyorum.” diye müthiş bir metaforik cümle yazmıştı.

Bu cümleden esinlenerek şöyle diyeceğim: Kaçtığın bütün sürülerin yara izlerini taşıyorsun.

Belki de hâlâ genel anlamda, ayrıldığını sandığın bütün sürülerin içindesin. Bu gerçeği hiç gözden geçirdin mi?

Bir sürüden ayrıldığında hemen koşa koşa gidip başka bir sürüye katılıyor ya da başka bir sürü yaratıyorsun.

Tek başına ayakta durmaya tahammül edemiyorsun, çünkü sana böyle öğretmediler hayatı.

“Sürüden bir koyun olmanın ötesinde
belli bir özelliği yoktur, bomboştur o insan.
Eşyanın boşluğunda kaybolup gitmişse,
bir garip zavallıdır o.
Kişilik sahibi olma, kendine ait başka bir dünyası,
alışılmışın dışında bir tarzı olma demektir.
Herkes gibi biri,
fakat hiçbir kimseye benzemeyişteki oluş.”

Eugene lonesco *

Burada aslında ince bir denge vardır: Kendisinin hiç kimseden üstün olmadığını gören ve bunu zaten iddia etmeyen bir insan. Ve aynı zamanda kimseye benzemeyen bir insan.

Çünkü o, sürüyle bağını koparmış olan, kendi özgürlüğünü kendi elleriyle kurmuş olan insandır. Bunun için ne başka bir hesabı, ne de kimseye ne minnet borcu vardır.

Dolayısıyla kendi kendine ayaktadır, sırtını sadece kendisine yaslamaktadır. Ama yine de kendisinin diğerlerinden üstün olmadığını düşünmektedir.

İşte bu dengeyi kurabildiğinde kişi kendisini aşmış ve kişiliğini sarsılmaz hale getirmiş demektir.

Buradaki önemli bir ayrıntı şudur: O kişi farklı olmak için farklı olmamıştır, o kişi sadece kendini bulmak için kendi farklılığını açığa çıkarmış bir insandır.

Lütfen sürüLEŞme! SürüLEŞmeyelim.”

Erol Anar

30 Haziran 2025 tarihinde erolanar.org‘da yayınlanan “Gece Notları: Sen de kaçtığın bütün sürelerin yara izlerini taşıyorsun” başlıklı yazımdan bir bölüm.

Paraná.

Üst görsel:  Polina Sirotina, Pexel. Alt görsel: Nathan Cowley, Pexel.

* Eugene lonesco: Cehennem Günlüğü, Kaknüs Yayınevi, 1. Basım: 1999, Çeviri: Halil Can, sayfa 31.

Share this content:

Yorum gönder